Sedef Hastalığı Nedir? Belirtileri, Nedenleri, Tedavisi
Sedef Hastalığı Nedir?
Sedef hastalığı, kırmızı, pembe üstünde beyaz, gri pulların olduğu döküntülerin görüldüğü bir cilt hastalığıdır. Sedef hastalığının tıptaki adı “Psöriazis”tir.
Sedef hastalığı dünyadaki insanların ortalama % 2-3’ünde görülür. Kuzey Avrupa en sık görüldüğü bölgeyken, Doğu Asya’da oldukça nadir görülür.
Sedef hastalığı kronik yani ömür boyu süren bir hastalıktır. Ancak hastalığın atak ve dinlenme dönemleri bulunur. Bazı dönemlerde döküntüler artar bazen de solar.
Sedef hastalığının döküntüleri “Köbner” pozitif olarak bilinir. Yani cildin bir yerinde travma olması durumunda o bölgede döküntü oluşma riski artar.
Koyu tenli kişilerde döküntüler, daha mor, menekşe renginde olabilir. Kafa derisi, dirsekler, dizler gibi vücudun birçok bölümünde döküntü görülebilir. Bulaşıcı bir hastalık değildir ve ailede sedef hastalığı olması diğer aile üyelerinde olma riskini arttırır.
Sedef hastalığına sahip kişilerde, eklemlerde de ağrı, şişlik, kızarıklık oluşabilir. Buna “psöriatik artrit” adı verilir ve ortalama sedef hastalarının % 10’ununda görülür.
Sedef hastalığı tanısı, doktorun var olan döküntülerde şüphelenmesi üzerine biyopsi alınarak konulur. Özel bir kan testi bulunmaz.
Sedef Hastalığı Belirtileri
Sedef hastalığının belirtileri, hastalığın türüne göre değişebilir. En sık görülen sedef hastalığı türü plak psöriazistir. Plak psöriazisin en sık görülen belirtileri şunlardır:
Açık tenli kişilerde kırmızımsı, koyu tenli kişilerde ise daha morumsu ve kahverengimsi gözükebilen, üstünde gümüş renkli pulların olduğu plak şeklinde genelde yuvarlak, oval döküntüler oluşur.
Bu döküntüler kaşıntılı ve hafif ağrılı olabilir. Bazen de uzun dönemde çatlayıp kanayabilir. Hastalık ilerlediğinde döküntüler birleşerek vücudun birçok bölümünü kaplayabilir.
Sedef döküntülerinin vücutta en sık görüldüğü yerler, dirsek, diz, gövde ve saç derisidir. Yüzde olması fazla beklenmez.
Tırnaklarda küçük çukurlar oluşabilir. Buna “pitting” adı verilir. Tırnak alttaki yatağından ayrılabilir ve sarı, beyaz olarak görülebilir.
Kafa derisinde, özellikle ense ve alnın üst kısmına taşan kırmızı, pullu döküntüler oluşur.
Püstüler sedef hastalığı adı verilen sedef türünde, avuç içi ve ayak tabanlarında küçük, sarı, iltihaplı (püstül) gibi görülen döküntüler oluşur. Bunların altındaki deri de kızarık veya soluk olabilir.
Guttat sedef hastalığında ise esas olarak gövde, kol ve bacaklarda, kırmızı, kahverengi veya mor küçük kabarıklık şeklinde döküntüler oluşur. Guttat psöriazis, genelde çocuklarda, solunum yolu enfeksiyonu, bademcik iltihabı, stres gibi enfeksiyonlar sonucunda aniden ortaya çıkar.
İnvers sedef hastalığı (İnvers psöriazis), koltuk altı, kasık ve göğüs altı gibi derinin kıvrım bölgelerinde görülen kırmızı, pembe ve üstünde gri pulların genelde olmadığı parlak döküntülerin olduğu sedef hastalığı türüdür.
Palmoplantar sedef hastalığı, el ve ayaklarda görülen sedef hastalığına verilen isimdir. Genelde el içinde ve ayak altında kalın, sarı renkli kalınlaşmalar görülür.
Eritrodermik sedef hastalığı, derinin %90’ından daha fazlasında kızarıklık oluşan bir sedef türüdür. Eritroderma adı verilen yaygın kızarıklık birçok hastalığa bağlı ortaya çıkabilir. Genelde diğer sedef türlerine göre daha ciddidir ve hızlıca tedavi edilmelidir. En sık nedeni sedef hastalığı tedavisinin aniden kesilmesi, kortizonlu hap veya iğnelerin uygulanıp aniden bırakılmasıdır.
Sedef Hastalığı Neden Olur?
Sedef hastalığının tam olarak nedeni bilinmemektedir. Ancak bağışıklık sisteminin anormal çalışması sonrası oluştuğu tespit edilmiştir. Bağışıklık sistemi herhangi bir durum ile tetiklenerek vücutta yaygın bir inflamasyona neden olur. Bazı insanlarda bu anormal işleyiş görülüp diğer kişilerde görülmeme sebebi genetik olarak yatkınlığın farklı olmasıdır.
Bu durum sonucunda normalde cilt hücreleri 10-30 günde bir yenilenirken sedef hastalığında 3-4 gün gibi kısa sürede yenilenmeye başlar. Eski hücrelerin tam olarak atılamaması ve yeni hücrelerin çok hızlı oluşması ciltte kalın döküntülerin oluşmasına neden olur.
Ailesinde sedef hastalığı olanların çocuklarında hastalık görülme riski artmıştır. Ancak nesil de atlanabilir. Örneğin büyükbabasında sedef olan bir çocuğun annesinde sedef oluşmayabilir. Sedef hastalığı olan kişilerde döküntüleri tetikleyebilecek durumlar şunlardır:
- Kesik, sıyrık gibi cilt travmaları
- Ameliyat geçirmek
- Duygusal yoğun stres
- Streptokok olarak bilinen üst solunum yolu enfeksiyonuna neden olan bir bakteriye maruz kalma
- Tansiyon ilaçları, sıtma ilaçları, lityum ve diğer duygu durum dengeleyiciler, antibiyotikler ve NSAID’ler olarak bilinen ağrı kesiciler gibi bazı ilaçlar
Çok fazla alkol tüketen kişilerde özellikle genç erkeklerde sedef hastalığı oluşma olasılığı daha yüksektir. Bunun haricinde sigara içmek de hastalık riskini iki kat arttırır. Hem sigara içip hem de ailede sedef hastalığı olması durumunda risk 9 kat artar. Sigara içmek özellikle püstüler sedef hastalığı ile yakından ilişkilidir.
Sedef Hastalığı Bulaşıcı mıdır?
Sedef hastalığı bulaşıcı değildir. Yani sedef hastalığına sahip olan kişiye dokunmakla bulaşmaz. Sedef hastalığı döküntüleri vücudun dışında oluşsa da bağışıklık sistemi ile ilişkili daha derin nedenleri vardır.
Sedef Hastalığı Nasıl Geçer? Sedef Hastalığı Tedavisi Nedir?
Sedef hastalığını vücuttan tamamen yok etmek mümkün değildir. Ancak tedaviler ile döküntüler gayet iyi bir şekilde baskı altına alınarak yaşam kalitesi arttırılabilir. Tedaviler ile cilt hücrelerinin büyüme hızı yavaşlatılır, cildin kuruluğu ve kaşıntısı hafifletilir.
Tedavilerin şekli hastalığın şiddeti ve hastanın özelliklerine göre değişiklik gösterir. Vücudun yüz, saçlı deri, genital bölge, el, ayak gibi bölgeleri dışında olan küçük döküntülerde yani hafif sedef hastalığında daha çok krem tedavileri kullanılır.
Krem Tedavileri
Kortizonlu kremler: Kortizonlu kremler oldukça uzun süredir kullanılır ve sedef hastalığının temel tedavilerinden biridir. Dermovate, ectopix, momecon gibi farklı güçlerde ve isimlerde üretilen kortizonlu kremler, sedef döküntülerinin üstüne günde 1 veya 2 kere sürülür. Hem antiinflamatuar hem antiproliferatif hem de immünosüpresif etki göstererek döküntülerin azalmasına neden olur. (Dermovate krem nasıl kullanılır?)
Kortizonlu kremlerin güçleri yüksekten düşüğe göre sınıflandırılır. Sedef hastalığında genelde çok güçlü veya güçlü kremler kullanılır. Döküntüler azaldıkça daha az etkili kremlere geçilerek yan etki olasılığı azaltılır.
Ayrıca kortizonlu kremlerin, cilt incelmesi, ciltte morarma, çatlak oluşması gibi yan etkilerini engellemek için 5 gün kullanıp 2 gün ara vermek gibi aralıklı tedaviler tercih edilir. Ayrıca yüz, genital bölge gibi hassas olan bölgelerde “Aclorem” , “Hipokort” gibi daha düşük kuvvetteki kortizonlu kremler kullanılır. Saçlı deriye krem sürülmesi zor olacağı için bu bölge için de losyon, sprey veya köpük formunda kortizonlu ilaçlar kullanılır.
Topikal D vitamini analogları : Kalsipotriol içeren kremler sedef hastalığı tedavisinde oldukça sık kullanılmaktadır. “Psorcutan beta” adıyla kullanılan kremde kalsipotriol ve kortizon birlikte bulunur ve etkisi arttırılmış olur.
Kalsipotriolün nasıl etki ettiği tam olarak bilinmese de asıl etkisini keratinosit olarak bilinen ciltte bulunan hücrelerin çoğalma hızını azaltarak gösterir. Kalsipotriol kremler tek başına kullanıldığında günde 2 kez kullanılır. Ancak kortizonlu kremlerle kullanıldığında günde 1 kez de kullanılabilir.
Tazaroten: “Zorante” , “Tazotene” gibi isimlerle bilinen tazoreten içeren kremler de sedef hastalığında kullanılabilir. Tazoreten, retinoid kremlerden biridir. % 0.05 ve % 0.1 dozunda farklı türleri bulunur. Tazoreten sürüldüğü yerde kızarılık, yanma gibi yan etkiler yapabilir. Ayrıca gebelerde kesinlikle kullanılmamalıdır.
Kalsinörin inhibitörleri: “Takrolimus” ve “Pimekrolimus” içeren kremler sedef hastalığında kullanılabilen diğer ilaçlardır. Özellikle yüze sürülmesi çok uygun olmayan kortizonlu kremler yerine hassas cilt bölgelerinde kullanılabilir. % 0.1’lik formları 16 yaş üzerinde, % 0.03’lük formları ise 2 yaş üzerinde kullanılabilir. Genelde bu kremler günde 2 kez kullanılır.
Hap ve İğne Tedavileri
Orta ila şiddetli sedef hastalığında, püstüler ve eritrodermik sedef hastalığı gibi türlerde ve vücudun büyük bir bölümünü kaplayan sedef hastalığında krem tedavileri genelde uygun değildir. Kullanılan diğer tedaviler öncesinde genelde akciğer röntgeni, verem testi, kan tahlili gibi testler yapılır ve düzenli aralıklarla doktor tarafından kontrol gerekir. Kremler dışında kullanılabilecek diğer tedaviler şunlardır:
- Metoteraksat: Metoteraksat içerikli “Metoart” , “Meksratu” gibi iğneler sedef hastalığı tedavisinde oldukça sık kullanılan bir ilaçtır. Bu iğne “subkutan” doku olarak bilinen cilt altı dokuya uygulanır. Hafta bir tek doz olarak vurulur. Etkisini göstermeye ilk 1 ayda başlar ancak asıl etki 3 ay gibi bir sürede ortaya çıkar. Çocuklardaki ciddi sedef hastalığında da en sık tercih edilen ilaçlardan biridir. (Metotreksat Nedir, Nasıl Kullanılır?)
- Retinoidler: “Asitretin” içeren retinoid haplar, A vitamininden üretilen ilaçlardır ve sedef hastalığında kullanılabilir. Bu haplar 10 mg veya 25 mg dozunda olabilir. 10-75 mg arasında kullanılabilir. Ancak genelde en fazla 35-40 gibi dozlar tercih edilir. “Psöretin” gibi asitretin içeren haplar gebelikte kesinlikle kullanılmaz ve kullanmanın bitirilmesinden 3 yıl sonraya kadar gebe kalmamak gerekir.
- Siklosporin: Siklosporin, eritrodermik sedef gibi hızlı gelişen ve ciddi sedef hastalığında kısa süreli olarak kullanılabilecek ilaçlardır. Siklosporin damar yolu ile veya hap ile kısa süreli olarak şiddetli durumu baskılamak için kullanılabilir. En büyük problem böbrek yetmezliğine neden olabilmesidir. Bu nedenle çok fazla tercih edilmez.
- Biyolojik tedaviler: Biyolojik tedaviler, sedef hastalığına neden olan bağışıklık sisteminin anormal çalışmasını baskılayan oldukça etkili iğne tedavileridir. Bu nedenle en sık kullanılan biyolojik ajanlar şunlardır:
- Adalimumab (Humira)
- Sertolizumab (Cimzia)
- Guselkumab (Tremfya)
- Risankizumab (Skyrizi)
- Secukinumab (Verxant)
- Ustekinumab (Stelera)
- İxekizumab (Copellor)
Fototerapi (Işık Tedavisi)
Fototerapi adı verilen ışık tedavisi, sedef hastalığında sıkça kullanılan tedavilerden biridir. Dar bant UVB ve PUVA gibi farklı türleri bulunur. Bu tedavide genelde haftada 3 gün UV ışığı veren bir cihaza girilir.